Dosya

Tüm zamanların en iyi rol yapma oyunları

0

Oyun Günlüğü olarak tüm zamanların en iyi rol yapma oyunlarına göz atıyoruz. Listemizde öne çıkan rol yapma oyunlarını (RPG) sizin için sıralıyoruz. Kısa özetler halinde sunduğumuz listemizde 10 oyuna bakıyoruz. İşte tüm zamanların en iyi rol yapma oyunları…

Witcher 3

Rol yapma oyunları oyuncular için vazgeçilmez serüvenlere ortak olmak gibi… RPG oyunları ile karakterinizle zamanın ruhunu yaşamak, kurgusal tarihe şahit olmak sizin elinizde! Tüm zamanların en iyi rol yapma oyunları listemiz on oyuna odaklanıyor. Elbette sayılacak çok fazla oyun var. Ama listemizdeki oyunlar gözünüzden kaçmaması gereken birere şaheser! İşte tüm zamanların en iyi rol yapma oyunları:

Tüm zamanların en iyi rol yapma oyunları!

Witcher 3

Tüm zamanların en iyi rol yapma oyunları listemizde ilk oyun Witcher serisinin son oyunu Witcher 3 oldu. Tek başına Polonyalı bir firmayı büyükler ligine taşıyan üçlemenin son halkası. Geçtiği evren, Doğu Avrupa’nın Tolstoy’u Andrzej Sapkowski tarafından yazılan Witcher kitaplarına dayanıyor…

Ana hikayedeki sürükleyicilikten şüphe yok. Ana görevlerde bir o kadar leziz. Yan görevler ve sunumları aynı şekilde ağızda doyumsuz bir tat bırakıyor. Birçok oyuna kıyasla, bu oyundaki akılda kalıcılıklarıyla öne çıkan yan görevlerden pek memnun kalacaksınız.

Görselliği, orijinali için dönemini yansıtırken, geçtiğimiz zamanlarda şu zamanki döneme oyunu yakınlaştırmak için yayınlanan Next Gen Update ücretsiz güncellemesiyle oyunun görselliği şu döneme daha yakın. Animasyonları ta ilk oyundan beri akıcı ve çeşitli. Mekanikler 2015 yılından kalma olduğu için yeni oyuncuları sıkabilir. Ama Gümüş Kılıç ile insan düşmanlara gerçekçi bir zarar veremememiz evrensel bir sorun. Oyun içindeki diyaloglar her karakterin kendi kişiliği olduğunu belirtiyor. Seçimler ise her RPG/RYO oyununda da olduğu gibi estetik ve farklı sonlara sahip.

Her benzeri oyun gibi burada da ana karakterimiz Geralt’ın aşk hayatına etki edebiliyoruz. Yorumlara her Witcher hayranı gibi Trisçi mi, yoksa Yenneferci mi olduğunuzu yazmayı unutmayın!


The Elder Scrolls 5: Skyrim

İlk olarak Arena adlı oyunuyla hayatımıza giren The Elder Scrolls serisinin yıldız oyunu. Bethesda mimarisinde kendi evrenine sahip; içerisinde birçok ırk ve fantastik öğe mevcut. Oyunun klasik bir ana hikayesi var, kimsenin umursaması gerekmiyor.

Bu oyun ilerlemeliden çok, kendi evreninin tarihiyle süslenmiş açık dünya yapısına sahip. Bu açık dünyada siz içine dalasınız diye birçok benzersiz Quest (macera) barındırmakta.  Bu benzersizlik öyle bir seviyede ki, size arkadaş ortamında tartışacak birçok malzeme sunuyor. Yani son zamanların en başarılı olan oyunlarından Elden Ring oyununun bu camiadaki oyunu denebilir. Üstelik bu oyundaki ejderha benzeri canavarlarla yaptığımız karşılaşmadaki kamera daha dost canlısı. Lakin mekanikler hak getire! Vuruş hissi yok desek yeridir. Fallout 3 oyunundaki yakın dövüş silahlarını anımsatıyor. Bunun sebebi belki de her iki oyunun yapımcısının aynı olmasıdır. Yeni oyuncular için grafikler göz yaşartıcı olabilir.  Ama alışılamayacak değil. Kendisini tarihin en iyi RPG oyunlarından biri yapan Questlerine geri dönecek olursak, bir kurumsallaşmış paralı asker organizasyonuna katılmak için içtiğiniz bir kimyasal birleşim sonrası bir köyde öldürdüğünüz canavarımsı varlıkların daha sonradan masum köylüler olduğunu öğrendikten sonra yaşayacağınız dramatik duygulara yol veren bir yapısı var.

Oyunun bir diğer iyi olduğu yerde çok çeşitli bir mod kataloğunun olması. Hayranlarca yıllardır çeşitli modlar geliştirilerek çeşitlendirilen bu katalogdaki bazı modlar, bir avukatın bağımsız olarak geliştirdiği The Forgotten City gibi oyunların temelini oluşturur.


Baldur’s Gate 3

Son zamanların en iyi RPG oyunlarından biri olan ve RPG, terimini yeniden tanımlayan bir oyun olup, serinin önceki oyunlarıyla doğal bir bağı olmasıyla beraber, geliştiricisi Divinity: Original Sin serisinin geliştiricisi Larian Studios’tur. Oyunun evreni Dungeons & Dragons evrenine dayanır. Oyun ismini bu evrende yer alan bir şehirden alırken, serinin haklarının önceki sahibi Fallout oyunlarından hatırlayacağınız Interplay firmasıdır. Bu bilgiler ışığında, oyun gerçek bir tutku eseri. Detay seviyesi bunu gösterir nitelikte. Oyun, birçok benzeri oyunu kıskandıran kaliteli seçim çeşitliliğine sahip. Seçtiğiniz ırk bile, diğer oyunların aksine sadece diyaloglarda ya da kısmen savaş alanlarında değil, oynanışınızı her türlü etkiliyor. Savaşlarda düşmanınıza nasıl yaklaşacağınız gerçekten de sizin elinizde. Ama savaşlar her zaman ilk tercihiniz değil. 1 saatte en fazla 2- 3 savaşa giriyorsunuz. Ancak sıra tabanlı bu savaşlar türdeşlerininkinin aksine uzun sürüyor. Grafikler sizi tatmin edecek seviyede. Girmiş olduğunuz hiçbir diyalog sizi sıkmıyor. Çünkü bu oyunda da RPG/RYO oyunlarının yavaş yavaş terk ettiği Wall of Text muhabbeti yok. Elbette bu konuda NPC ’lerin gösterdiği yüz animasyonları ve beden dilleri de etkili. Bu konu başlığı için ne kadar titiz olduğunu Divinity: Original Sin oyunlarından sonra firma bir kez daha göstermiş oldu.

90’ların ve 2000’lerin başlarında teknoloji yetersizliğini kendi lehinde kullanan İzometrik RPG türü gibi, bu zamanlarda niş bir kitleye hitap eden bir türdeki oyunun bile kalite ve tutku dolu olduktan sonra nasıl başarılı olduğunuz kanıtıdır bu oyun bence.


Mass Effect üçlemesi

KoToR, Dragon Age, bir zamanlar Baldur’s Gate oyunlarının geliştiricisi olan BioWare tarafından geliştirilen tarihin en iyi RPG üçlemelerinden biri. ‘’Evreni tehdit eden bir gücü durdurmak için seçilmiş kişi’’ gibi bir klasik konsepti işliyor olsa da sunum kalitesi kendine has bir kalitede.

Sıfırdan evreni kurtarmak için ekibinize alacağınız isimlerin (çoğu seçimlerinize göre tüm üçleme boyunca yanında yer alacak) sizde bağ kurması çok olası. Seçimleriniz her zamanki gibi tüm oyunu etkiliyor. Hatta üçlemenin diğer oyunlarını bile. Burada eski oyuncular için klasikleşmiş bir BioWare kalitesi mevcut.

Yeni oyuncular için Disney alımından önceki Star Wars filmleri gösterilebilir. Üç oyunda oynanışta, kendine has bir şekilde, grup üyelerine gerçek zamanlı emir verme ve gerçek zamanlı silahlı çatışmalardan meydana geliyor. Sadece üçüncü oyun, dönemin trendi olan, her çatışma sonrası alan savunma sekanslarından oluşuyor. Bunun yanında ilk oyunda bazı açık dünya vari elementlere sahip. Ancak yapımcı bunlardan memnun olmamış olacak ki, diğer oyunlar tamamen ilerlemeli geçiyor. Ki açık dünya fikrinin ne kadar kötü bir fikir olduğunu Mass Effect: Andromeda oyununda gördük. İlk oyunun grafikleri göz çıkartacak cinsten iken, diğer oyunlar idare eder seviyede.

2019 yılında EA tarafından yayınlanan ve üç oyunun remastered hallerini barındıran tek paketlik oyun Legendary Edition, bu üçlemeyi başta grafik yenilemeleri ile yeni oyuncuların oynaması için sunarken, eski oyuncular oyuna tekrardan nostaljik hislerle otursun diye sunuyor.


Mount And Blade: Warband

Bir Türk oyunu olmasına ithafen bizim için gurur verici olmasıyla beraber, özgün yapısıyla öne çıkan Mount And Blade: Warband, Mount And Blade’in devam oyunu olarak çıktı.

Kendine has yapısıyla o zamana kadar hiçbir oyuncunun görmediği bir şekilde, RPG/RYO oyunlarında klasikleşmiş geçmiş belirleme sekansından sonra, MMO/RPG oyunlarının harita sistemini andıran Orta Çağ’da geçen kurgusal bir döneme ait açık dünyasına bırakarak, çok çeşitli mod kataloğuyla beraber, istediğiniz bir role girmenize olanak sağlıyor.

Oyunda ister bir tüccar olarak takılabilir, ister bir lordun paralı askeri olabilir, hatta kendi ülkenizi kurarak kral bile olabilirsiniz. Oyunun en önemli eksikliklerinden biri kesinlikle Diplomasi öğeleri. Devam oyununda bile bu sorunu düzeltemediler. Grafiklerinde ise farklı bir tat var, ama yeni nesil grafiklere ulaşamıyor.

Oyunun akılda kalıcı ses ve müzikleri var. Mekanikler olması gerektiği gibi, ben bir soru görmedim. Savaş alanlarındaki atmosfer güzel olabilir ama Diplomacy modunda çok daha iyi (ki mod, adı üstünde, Diplomasi öğelerini ve birçok özelliği de iyileştirdiğinden oynarken kesinlikle bu modu indirmeniz tavsiye edilir). Oyunun şimdiye kadar, Left 4 Dead oyununki gibi, bu denli uzun yaşamasının sebebi mod çeşitliliği. İnanın, bir yerden sonra bu çeşitlilik içerisinde kaybolacaksanız. Oyunun bir diğer eksisi de hızlı tekrara düşmesi. Bir yerden sonra oyunda tek yaptığınız kale ve şehir ele geçirmek ile köy yağmalamak.

Oyunun geçtiğimiz zamanlarda, önce erken erişimden sonra tam sürüm olarak yayımlanan devam oyununa karşın hayranlar, böyle bir devam oyunu yayınlamak yerine, tıpkı CS:GO örneğinde olduğu gibi, Mount And Blade: Warband 2.0 yayınlasanız hiçbir şey kaybetmezdiniz eleştirisinde bulundu.


Vampire: The Masquerade

Kurucuları orijinal Fallout serisinin yaratıcıları olan Troika Games tarafından Half Life 2 oyununun motoru ile geliştirilen ve sektörün kan emici firması Activison tarafından yayınlanan, çıktığı zaman gerek teknik problemleri gerekse de pazarlama konusunda atılan yanlış adımlar sonucu hak ettiği değeri görmemiş, tarihin en iyi RPG oyunlarından biridir. Oynanış ve grafik eskiliğinden dolayı sizi korkutmasın, bu oyun gerçek bir RPG/RYO oyunu. Neredeyse her vampir türü oynanışı birbirinden benzersiz kılıyor. Bu oyunda cidden ‘’deli’’ bir vampir olabiliyorsunuz. Oyunun bir diğer dikkat çeken tarafı karanlık ve biraz korkutucu gelebilecek atmosferi. Lakin oyunda ciddi anlamda tek korkutucu görev var, onu da konsola yazacağınız bir kodla geçebiliyorsunuz.

Bu arada bence de Gabe Newell ABD Başkanı olsa üçüncü dünya savaşı çıkmaz, demekle beraber Troika Games bu oyundan sonra ilk göz ağrıları Fallout serisinin haklarını Interplay firmasından almak istedi, ancak mali problemlerden dolayı önce serinin Bethesda çatısı altına girişini izlediler, ardından iflas ettiler.


Undertale

Bağımsız bir geliştirici tarafından tek başına 52 bin dolar mal edilerek geliştirilen tek kelimeyle, eşsiz bir oyun. Grafikler özgün bir aşçılığa sahip. Müzikler çok hoş verici. Oynanışı o kadar hayranlık verici ki, Dost Kayaoğlu gibi soulseverler bile hayranlıkla oynadı. Hikâye ise asıl can alıcı kısım. Hele ki bir çocuğu yönetmek suretiyle o hikâyeye her verdiğimiz seçimle etki etmemiz olağanüstü.

Tek başına tutku dolu bir eserin nasıl milyon dolarlık oyunları geçebileceğiniz Baldur’s Gate 3 oyunundan önceki kanıtlarından biri.


The Banner Saga üçlemesi

Yapımcıları eski BioWare çalışanları olan harika bir üçleme. Evreni, Game of Thrones (asıl adıyla Buz ve Ateşin Dansı) kitaplarındakine benzer insan dışı varlıklar barından bir dünyada geçiyor. Siz bu dünyada, tıpkı Kavimler Göç’ündeki halklar gibi, göç eden bir halkın liderisiniz. Amacınız gideceğiniz yere sağ salim ulaşmak. Oynanış, verdiğiniz kritik kararlardan ve basit bir sıra tabanlı savaş sisteminden oluşuyor. Ancak eğlencesi bir yerde Dragon Age: Orgins oyununu bile geçiyor. Üçleme olan bu oyunu oynarken sanki gideceği yönü sizin belirlediğiniz bir kitabı okuyor hissine düşmeniz çok olası. Grafikler ise el yapımı. Neredeyse her döneme hitap edebiliyor. Müzikleri olması gerektiği kadar iyi. Oyunun asıl vurucu kısmı hikâyeye yön verme. Bu konu başlığı altında birçok benzersiz an yaşamanız çok olası.

Bu oyun için daha önceden resmi bir Türkçe yama çalışması yapılmıştı. Lakin bazı sorunlardan dolayı oyuna bu yama bir türlü yedirilmedi.


Detroit: Become Human

İnsanlığın bu seferde insansı yapay zekâları köleleştirdiği bir gelecekte geçen bu oyun, Quantic Dream mimarisinde olan bir evrende, üç farklı karakterin bakış açısıyla, seçimlerinizle birçok kişiyi ve toplumu etkileyeceğiniz bir oyundur. Birçok rol üstlenebileceğiniz bu oyunda, aynı anda bir toplumu özgürleştirmeye çalışan bir lider olabiliyorken, aynı anda makyavelist bir yaklaşımla bu isyanı bastırmaya çalışan biri olabiliyorsunuz. Oynanışı sığ ve seçimlere dayalı olan bu oyun, grafik kalitesi bakımından bugün bile giderim var diyor. Üç ana karakterimizin olduğu bu oyun, Heavy Rain ve Beyond: Two Souls oyunlarından sonra Quantic Dream firmasının ıslak imzasını taşımakta. Oyun ilk başlarda PlayStation konsoluna özel iken, Quantic Dream tarafından bağımsız yayınlanmasıyla beraber artık daha ulaşılabilir konumda.

Bu oyunla sesini tekrar duyuran Fransız firma, bugünlerde adı Star Wars: Eclipse olan, firmanın daha önceki oyunlarına kıyasla daha çok oynanış öğesi bulunduracağı tahmin edilen, hala sesi soluğu çıkamayan bir projeyle ilgilenmekte.


Final Fantasy 7

Gerçek bir klasik olan bu oyun, Square Enix firmasının RPG denince akla ilk gelen firma olduğu zamanlarda yayınlanan, Final Fantasy serisinin yıldız oyunlarından biridir. Oynanışı ve epik hikayesiyle, özellikle Batılı olan, serinin birçok hayranının seriye ilk giriş oyunu olduğunu söyleyebiliriz. Oynanışı, klasik bir J- RPG oyunlarında görünen ağırlıklı sıra tabanlı savaş iken, grafikleri kendi dönemini yansıtan vaziyette.  Oyunun en vurucu kısmı, hiç şüphesiz, hikâyesi ve sunumu. Klasik FF7 oyuncuları oyunun asıl baş kötüsü Sophiroth’un nasıl bir göz kamaştırıcı şekilde sunulduğunu bilir. Hikayesi ise, sizi önce tüm oyunun orada geçeceği, günümüz Hindistan benzeri kast sistemi bulunan, oyunun başındaki şehirden başlattığı bu yolculukta, uzanacağınız dallarda sizi kendine aşık etmemesi imkânsız. Orijinal 1997 yılı çıkışlı PlayStation oyunu olan FF7 için; başta orijinal sıra tabanlı savaş sistemini farklı yorumlayan, grafikleri günümüz haline uyarlayan FF7 oyunun yeniden yorumlanan üçlemesinin ilk bölümü 2020 yılında Remake takısıyla yayınlanmış bulunmakta. Eğer ki yeni oyuncu klasmanındansanız bu oyunu oynamanız tavsiye edilir.

FF7 oyunun yeniden yorumlanmış hali olan üçlemenin ikinci halkası Rebirth adıyla, Square Enix ve Creative Busniess Unit I geliştiriciliğinde 29 Şubat 2024’te PS5 konsolu için çıkması bekleniyor.


     

Tayga Kaan GÜMÜŞ
Oyun Günlüğü Yazarı - 2022 yılından beri Oyun Günlüğü için yazılar yazmakta. Teknoloji, oyun, edebiyat, felsefe gibi konularla ilgilenmekte.
Nisan 2024
P S Ç P C C P
1234567
891011121314
15161718192021
22232425262728
2930  
Login/Sign up