0

14 senelik büyük bir aradan sonra Ubisoft, oyuncuları Prince of Persia: The Lost Crown isimli oyunla buluşturacak. Prince of Persia serisi, özellikle kendi ekolünden gelerek evrimleşen Assassin’s Creed serisinin gölgesi altında kaldı ve uzunca bir süre de bu gölgeden çıkamadı. Ancak bu tarihlerin çok öncesinde aynı isimle çıkan Prince of Persia, oyun tarihinin kült oyunlarından biri olarak günümüzde efsanesini sürdürmeyi başardı.

Nostalji Günlüğü’nün bu bölümünde yeni seneyi bundan tam tamına 35 sene önce çıkmış olan Prince of Persia isimli oyunu sizlere tanıtarak ve yad ederek kutlayacağız!

Oyun Günlüğü, Prince of Persia ekran görüntüsü 4
Prince of Persia (1989)

Prince of Persia efsanesini biz oyuncularla buluşturan Jordan Mechner, 2011 yılında Prince of Persia’yı nasıl yaptığıyla ilgili açıklamalarının ve notlarının olduğu bir kitap yayımladı. Kitaba buradan ulaşabilirsiniz.

Günümüzün çok öncesinde, DOS döneminde

Broderbund tarafından geliştirilen ve yayımlanan Prince of Persia, 1989 yılında Apple 2 adındaki ev bilgisayarı platformunda çıkış yaptı. Oyunun tasarımından sorumlu olan Jordan Mechner, (kendisini daha sonradan 2003 yılında Ubisoft’un yayımladığı Prince of Persia: The Sands of Time efsanesinde tekrardan göreceğiz) ana karakterin hareketlerini tasarlamak için ta o dönemden “motion capture” teknolojisini kullandı ve kardeşinin videolarını animasyon tasarımında referans olarak kullandı. Bu durum, Prince of Persia’nın diğer oyunlara kıyasla oldukça gelişmiş bir teknoloji kullandığı ve bu sayede diğerlerine kıyasla daha gerçekçi animasyonlara sahip olduğu anlamına geliyordu.

Prince of Persia, daha sonradan birçok farklı platformda yayımlanarak (Android, iOS gibi günümüz platformları dahil) geniş kitlelere ulaştı ve sinematik platform oyunu kategorisinin bir ilki oldu.

Zindanlardan prensesi kurtarmaya!

Pers İmparatorluğu’nda geçen oyunun hikayesi oldukça basit. Sultanın savaşta olduğu bir dönemde büyücü vezir Jaffar, tahta geçmek adına prensesi alıkoyar ve onunla evlenmesi için zorlar, reddettiği koşulda onu 60 dakika içinde öldürecektir. Prensesin sevgilisi olan kahramanımızın amacı, hapishaneden kurtularak düşmanlarla savaşmak ve sonunda Jaffar’ı yenip prensesi kurtarmaktır. Prince of Persia’nın hikayesi, o dönemdeki diğer zindan oyunlarıyla (Mario ve Zelda oyunları gibi) aşağı yukarı aynı diyebiliriz.

Prince of Persia ve mekanikleri

Toplamda 12 bölümden oluşan ve 1 saatlik süre kısıtı olan Prince of Persia’nın oynanışı, platform yapmak ve savaşmak üzerine kurulu. Platform mekaniklerinde çevrede bulunan tuzaklara dikkat etmek önemli çünkü herhangi bir temas kahramanın direkt ölümüyle sonuçlanabiliyor. Oyunda Jaffar ve kahramanımızın karanlık versiyonu (Shadow Man/Gölge Adam) dışında muhafızlarla kılıç düellosu yapmak gerekiyor. Son olarak ekleyebileceğim unsur ise etrafta toplanabilen mega iksirler sayesinde kahramanımızın canı artırılabiliyor, ki bu şekilde oyun kolaylaşıyor.

Süre kısıtından ötürü platform sekanslarını iyi bilmek ve doğru hamleyi doğru zamanda yapmak gerekiyor. Bu sebeptendir ki Prince of Persia, normalde 1 saat sürse bile (ki NES platformundaki versiyonu 2 saat sürüyor ve daha zor bölümler bulunduruyor) kendini tekrar tekrar oynatabilen bir özelliğe sahip.

Prince of Persia efsanesi başlıyor, ancak zorluklarla karşılaşıyor

1989 yılında çıkan Prince of Persia, her ne kadar Kuzey Amerika’da başarı yakalayamamış olsa da Asya ve Avrupa bölgesinde yayımlanınca büyük bir başarı elde etti. Ayrıca sadece ev bilgisayarlarına değil, oyun konsollarında da çıkış yaptığı için 1993 yılında çıkan devam oyunu Prince of Persia 2: The Shadow and the Flame geliştirme aşamasındayken toplamda 2 milyon satış rakamına ulaşmıştı.

Eski filmlerden esinlendiği için dönemine göre gerçekçi animasyonlar kullanması başarısının en önemli etkenlerinden biriydi. Prince of Persia’nın başarısı, bu oyunla patladı ve ikinci oyunla derinleşerek devam etti. Prince of Persia 2: The Shadow and the Flame, bir devam oyunu olarak geliştirilmiş grafiklerle ve farklı çevre tasarımlarıyla ilk oyunun temelinin geliştirildiği iyi bir devam oyunu olarak ele alındı.

Ancak 1999 yılında çıkan Prince of Persia 3D isimli üçüncü oyun, üçleme arasından en zayıf olanı seçildi, çok az sattı ve Jordan Mechner bu başarısızlık sonucu oyun geliştirme işine ara verdi. 2001 yılına gelindiğinde ise Ubisoft, oyunun telif haklarını satın aldı ve Sands of Time, Warrior Within ve The Two Thrones adlarında 3 oyun çıkarttı. Hepsinin satışları oldukça yüksekti ancak Warrior Within, genel olarak Prince of Persia evreni için fazla karanlık bir oyun olarak kalıyordu.

2008 yılında seri yenilendi ve 1989 yılında çıkan oyunun reboot hali olan Prince of Persia ortaya çıktı. 2010 yılında çıkan Forgotten Sands, DS ve PSP platformlarında oldukça yerildi ve fena olmayan bir oyun olarak ele alındı. Prince of Persia heyecanı 2010 senesinde ortalama sayılabilecek oyunlarla söndü diyebiliriz.

Prince of Persia, eski şöhretine kavuşabilir mi?

18 Ocak 2024 tarihinde çıkacak olan Prince of Persia: The Lost Crown, eski Prince of Persia oyunlarından daha farklı olarak 2.5D bir platform oyunu olarak karşımıza çıkacak. Mekaniksel olarak Ubisoft’un öteki serilerinden olan Rayman’e çok benzediğini söyleyebiliriz. The Lost Crown eğlenceli bir oyun olursa Ubisoft yeni oyunlar çıkartmak isteyebilir ancak eskisi kadar şanlı olacaklarını pek sanmıyorum. Prince of Persia’nın macera dolu platform sekanslı ve hack and slash diyebileceğimiz türün eskide kaldığını düşünüyorum. Yine de Ubisoft’un tekrar eden mekaniklerden çıkarak yeni tarzda bir oyun geliştirmesi umutları yeşertiyor.

Nostalji Günlüğü’nün bu bölümünde sizleri 35 yıl öncesine götürdüğüm için mutluluk duyuyor, Prince of Persia serisini anarak hepimize güzel bir yıl diliyorum!


Tuana Seda Hürmen
Oyun Günlüğü Yazarı

    Comments

    Leave a reply

    You may also like